Kondisyonun ne olduğunu, çeşitlerini kondisyonlu ve kondisyonsuz kişi arasındaki farkları kısaca gözden geçirelim.
Kondisyon
kelimesi, çeşitli kişilerce çeşitli tanımları yapılmış bir kelimedir. Bu
konuda tıp adamları, beden eğiticiler, spor adamları değişik tanımlar
ortaya atmışlardır. Kısaca kondisyonu şöyle tanımlayabiliriz :
“Yapılacak bir işi, yapılacak kişinin yapma derecesine kondisyon adı veriyoruz. ”
Yani, o
anda yapma derecesine, durumuna kondisyon diyoruz. Sözlükte kondisyon
kelimesine baktığımızda “durum” ile karşılaşıyoruz. Günlük yapılacak
işlerde bir spesifik(özellik, özel durum) yoksa kişi o işi veya hareketi
yorgunluk duymadan, duyarsa da bu yorgunluk bir ertesi güne kalmadan
yapabilir. Eğer aktivite özel ve kişinin alışkın olmadığı bir aktivite
ise yorgunluk duyulur. Kondisyon bir işle ilgilidir. Direkt olarak
sağlık durumunu ifade etmez. Diyabetik(şeker hastası) olan tenis
şampiyonları, kalp hastası olan uzun mesafe koşucuları görülmüştür.
Genelde kondisyon kavramı üç değişik açıdan incelenir, yani üç çeşit kondisyon vardır. Bunlar:
- Anatomik kondisyon(Anatomik yapının, yapılacak spora uygunluğu)
- Fizyolojik kondisyon(Fizyolojik fonksiyonların, yapılacak spordaki gereksinimleri karşılaması)
- Psikolojik kondisyon(Yapılacak sporda, motivasyon, zeka, eğitim ve emosyonel istikrar yönünden, belirli bir düzeyde olması)
Aniden
ortaya çıkan, acil eforlarda kişi alışıla gelenin üstünde, kuvvet,
enerji, enerji isteyen aktiviteleri yapmak ve aşırı derecede uygun
olmayan ortamlara uymak zorunda kalır. Otomobil kazası, yangın saldırısı
gibi durumlar bunlara örnektir. İşte burada etkin olan kişinin genel
kondisyonudur.
Konunun
uzmanlarından R. C. Darling, antrenmanlı olmayı egzersiz sırasında
vücutta homeostazisin (vücudun iç ortam dengesi) korunması ve aşırı
yüklerde bozulan dengelerin egzersizden sonra hemen düzenlemesi olarak
tanımlar.